Herpes simpleks enfeksiyonu (Uçuk); vücudun hemen her yerinde gelişebilen, berrak su dolu kabarcıklar ve sonrasında kabuklu yara oluşumu ile seyreden viral bir enfeksiyondur.
Herpes simpleks virüsünün 2 tipi vardır. Tip 1 sıklıkla ağız çevresi ve yüzde hastalık yaparken, Tip 2 genital bölgede hastalık oluşturur. Bu broşürde sıklıkla ağız çevresi ve yüzde hastalık yapan Tip 1 Herpes simpleks enfeksiyonundan bahsedilecektir.
Etken virüs vücuda ilk girişinde ilk atak oluşur, daha sonra sinir köklerine yerleşerek sessiz kalır ve uygun şartlar oluştuğunda tekrarlayıcı ataklar yapar. İlk atağın belirtileri enfekte kişi ile temastan sonraki 3 hafta içinde ortaya çıkar ve 7-10 gün içinde iyileşir. Daha çok çocuklarda görülen bu durumda ağız içinde yaygın su dolu kabarcıklar, ateş, huzursuzluk gibi bulgular izlenir. Tekrarlayan ataklar ilk enfeksiyondan daha hafif geçer.
En sık dudaklar, ağız etrafı, burun ve çenede ortaya çıkar ve 5-7 gün içinde su dolu kabarcıkların kuruması ve kabuklanma ile iyileşir.
Hastalık sıklıkla bebeklik ve çocukluk çağında, aile ve yakın arkadaş çevresindeki virüsü taşıyan kişiler tarafından bulaştırılır. Öpme, aynı çatal kaşığı veya havluyu kullanma ile hastalık insandan insana aktarılır.
Hastalığın tipik klinik görüntüsü tanı koymak için yeterlidir. Eğer doktorunuz gerek görürse kültür, yayma, özel mikroskopik tetkikler ve bazı kan tahlilleri yapabilir.
Tedavide hastalığın şiddetine göre virüse etkili kremler veya sistemik ilaçlar kullanılmaktadır. İlaçların hastalığın başladığı ilk 1-2 gün içinde kullanılmaya başlanması önemlidir. Sık tekrarlayan hastalarda 6 ay-1 yıl süre ile baskılama tedavisi uygulanabilir.
Henüz hastalığı ve bulaştırıcılığı önleyecek bir aşı yoktur. Bulaşmayı önlemede en önemli yöntem korunmadır. Hastalıklı bölge ile temastan kaçınılmalı, öpme ve ortak malzemelerin kullanımı önlenmelidir.
Siğil; Human papilloma virusu (HPV) -İnsan papilloma virusu- diye adlandırılan virusun derinin üst tabakasını enfekte etmesiyle oluşan iyi huylu deri büyümesidir. Daha çok el ve ayaklarda görülürse de tüm vücutta ortaya çıkabilir.
Virus (İnsan papilloma virusu), siğillere neden olur. Siğile direkt temas ya da siğile temas eden bir şey ile temas sonrası oluşur. Deride oluşan kesik ya da yaralanma gibi travmalar bulaşmayı kolaylaştırır.
Siğil mikrobik bir hastalık olup irsi değildir.
Siğile temas eden herkes siğil bulaşmaya karşı risk altındadır fakat bazı kişilerde bulaş ihtimali daha yüksektir. Bunlar;
Siğiller vücudumuzun farklı bölgelerinde yerleşerek farklı klinik şekillerde karşımıza gelebilir.
Verruka vulgaris: Sık görülen olağan tip siğil
Sıklıkla yüzde; ağız ve göz çevresinde yerleşirler. Dar taban üzerinde ince gövdeli ipliksi uzantılar şeklinde görülür. Hızla büyüyebilirler.
Molluskum kontagiosum sık görülen ve göreceli olarak zararsız bir viral deri enfeksiyonudur. Bulaşıcı bir enfeksiyondur ve başka bir bireyden direkt temas sonucu geçebilir. Çocuklarda ve genç erişkinlerde daha sık görülür, ancak herhangi bir yaşta da ortaya çıkabilir.
Molluskum kontagiosuma bu enfeksiyona sahip birey ile yakın temas veya ortak kullanılan çamaşır yoluyla geçen bir virus neden olur. Birkaç hafta süren kuluçka döneminden sonra döküntü ortaya çıkar. Bu döküntü, atopik ekzemaya sahip bireylerde daha sık ve yaygın görülür. Bazen de herhangi bir nedenle bağışıklık sistemi baskı altında olan kişilerde (örneğin bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi alanlar) çok sayıda molluskum kontagiosum lezyonları gelişebilir. Ancak molluskum kontagiosumlu bireylerin büyük çoğunluğu sağlıklıdır.
Hayır, değildir. Ancak bazen aynı ailede birden fazla bireyde aynı anda olabilir.
Genellikle 2-6 mm çapında küçük lezyonlar olup, nadiren daha büyük de olabilirler. Deriden kabarık, yarımküre şeklindedirler (küçük bir kubbe şeklinde) ve parlak bir yüzeye sahiptirler.
Genellikle deri rengindedirler, ancak daha kırmızı veya soluk da olabilirler. En göze çarpıcı özellikleri peynirimsi bir tıkaç içeren merkezi çukurluğa sahip olmalarıdır. Bazen döküntülerin çevresinde ekzemaya benzer şekilde kuru bir kırmızılık görülebilir. Bir kişide sadece bir veya birkaç adet lezyon bulunabilir, genellikle sayıları 20’den azdır. Daha çok gruplar halinde göze çarparlar. Az sayıda kişide lezyon sayısı 20’den fazla olabilir.
Tanı için genel olarak bir teste ihtiyaç yoktur ve döküntüler hekim tarafından kolaylıkla tanınır. Daha kaba bir yüzeye sahip olan ancak merkezi bir gözenek içermeyen siğiller ile karıştırılmamalıdır. Eğer bir molluskum kontagiosum lezyonu yangısal hale gelirse çıban görüntüsü verebilir. Eğer tanı hakkında herhangi bir şüphe varsa, lezyona ait merkezi gözeneğin sıkılmasıyla elde edilen materyal mikroskop altında incelenebilir. Nadiren, tek başına bir lezyon tipik olmayan bir görünüme sahip olabilir ve bu durumda lezyon tamamen çıkarılarak, tanı koymak için mikroskop altında inceleme yapmak gerekebilir.
Evet. Döküntüler genellikle 6-18 ay içinde kendiliğinden kaybolurlar. Bazen bu süre daha uzun olabilir. Döküntüler kaybolmadan önce kırmızı ve yangısal bir görünüm alabilirler ve iyileştikten sonra deride küçük çökük izler bırakabilirler.
Tedavi seçeneği kısmen bireyin yaşına bağlıdır. Birçok tedavi şekli ağrılıdır ve döküntüler kendiliğinden kaybolana kadar tedavisiz de bırakılabilir. Çocukların aktif tedavi ile canı yanabilir ve hayatı boyunca hekimlerden korkabilir.
Enfeksiyonu başkalarına özellikle de kendi aile bireylerinize bulaştırmamak için sadece kendi havlu, iç çamaşırı ve kıyafetlerinizi kullanmalısınız. Bununla birlikte, molluskum kontagiosumlu çocukların okuldan uzak kalmalarına veya bu çocuklar için yüzmenin yasaklanmasına gerek yoktur.
Zona, gece yanığı adı ile de bilinen genellikle ileri yaşlarda sıklıkla gövdede önce kızarıklık sonra içi sıvı dolu ağrılı keseciklerle görülen viral bir deri hastalığıdır. Zonaya neden olan virus, su çiceğine neden olan virus olup bu virus yıllarca omurilik boyunca sinir köklerinde saklı kalır ve vücut savunma sisteminin zayıflaması ile genellikle 50 yaştan sonra ortaya çıkar.
Sadece suçiçeği hastalığı geçirmeyen risk altındaki (bağışıklık sistemi zayıflamışlar, yenidoğanlar vb) kişilere bulaşabilir ve su çiceğine neden olur.
Yaşlılarda, fiziksel ve emosyonel stres geçirenlerde, immün sistemi zayıflatan (lösemi, lenfoma v.b) hastalığı olanlarda, immün sistemi baskılayan ilaç alanlarda zona hastalığı daha sık görülür.
Genellikle ilk bulgu, tek taraflı, belirli bir alanda, yanıcı batıcı ağrı, duyarlılık artışı şeklindedir. Bu bulguları takiben 1-7 gün içinde, aynı bölgede kırmızı bir döküntü başlar ve o alana yayılır. Zamanla içleri sıvı dolup, takiben de iltihaplı bir görünüm alabilir, daha sonra da kuruyup dökülürler ve bu süre toplam 2-3 hafta sürebilir. Çok nadiren de olsa hastalık döküntü olmadan da oluşabilmekte ve bu durumda tanı konması oldukça zorlaşmaktadır.
Zonada döküntülerin en önemli özelliği yer aldığı bölgede yalnızca bir yan tarafta yer almasıdır. Yani gövdede diğer tarafa geçmeyen bir özellik gösterir ki bu zona için tipiktir.
Başlangıçta o bölgede kızarıklık ve ağrı olduğunda tanı koymak zordur. Buna benzer ağrılı dahili birçok hastalık tanıyı zorlaştırır. Ağrıyı takiben içi sıvı dolu kabarcıkların olduğu dönemde ise tanı dermatolog tarafından daha kolay konulur.
Zona yüz bölgesinde özellikle göz civarında ortaya çıktığında gözde yangıya, ülsere yol açabilir. Bu nedenle yüz ve saçlı deride ortaya çıkan zonada göz hastalıkları uzmanına da muayene olmak gerekir.
Zonada hastalık kendiliğinden de 2-3 hafta içinde düzelebilir. Tedavideki amaç ağrılı süreci azaltıp, iyileşmeyi hızlandırmaktır. Burada tedavi ilk 3-4 gün içerisinde başlar ise etkili olur.
Virusun gelişimini engelleyen antiviral tabletler yanında sınırlı durumlarda bazen antiviral kremler de önerilir. Bunların uygulanmasına dermatoloğunuz karar vermelidir. İçi sıvı dolu kabarcıkların tedavisinde bazen antibiyotik veya antiseptik solüsyonlar da önerilebilir.
Yaraların iyileşmesini takiben, özellikle 60 yaş üstü hastaların yaklaşık %40’ında “postherpetik nevralji“ olarak adlandırılan ağrılı bir dönem gelişebilir ve bu dönem 12 aya kadar uzayabilir. Bu dönemde, bazı diğer ağrılı durumlarda da kullanılabilen ve ağız yoluyla alınan antidepresanlar, bazı nöbet önleyici ilaçlar ile sürülerek kullanılan merhem ve kremler (lidokain) önerilebilir.
Sadece çok ağır olgularda ya da yaralar enfekte olduğunda iz kalabilir.
Bu sayfa sadece bilgilendirme amaçlıdır. Doktoruzun muayenesi veya önerilerinin yerini tutmamaktadır.
Aklınıza takılan noktaları lütfen muayeneniz sırasında doktorunuz ile görüşünüz.