Akdeniz Üniversitesi

Bakteriyel Enfeksiyonlar

İMPETİGO

İmpetigo başlıca çocukları etkileyen, oldukça bulaşıcı, sık görülen ve bakteri adı verilen mikroplar tarafından oluşturulan yüzeyel deri enfeksiyonudur.

İmpetigo nasıl oluşur?

Hastalık genellikle Staphylococcus aureus adı verilen bir bakteri tarafından oluşturulur. Küçük sıyrıklar gibi deri bütünlüğünün bozulduğu durumlarda bakteriler kolaylıkla çoğalır. Sıcak ve nemli havalarda daha sık görülür. Hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştıran faktörler arasında yüksek ısı, fazla nem, kötü hijyen ve deri travmaları yer almaktadır.

İmpetigonun belirtileri nelerdir?

Genellikle vücudun açık bölgelerine (yüz, boyun, eller, kollar, bacaklar) yerleşir. Sıklıkla sarı-bal rengi kabukların bulunduğu yaralar şeklinde görülmekle beraber bazen su dolu kabarcıklar da gelişebilmektedir. Yaz dönemlerinde ve ılıman iklimlerde daha sık görülmektedir.

İmpetigonun seyri nasıldır?

Kişide ek bir hastalık yok ise genellikle tedaviye iyi yanıt verip kısa sürede geriler. Ancak vücut direncini düşüren bir hastalık varsa daha dikkatli olmalı, doktorunuzun önerilerine mutlaka uymalı ve kontrollere gitmeniz gereklidir.

Hastalık bulaşıcı mıdır?

Bulaştırıcılığı çok yüksektir. Temas yolu ile kişi kendisinde diğer bölgelere veya başka kişilere bulaştırabilir. Bu nedenle yakındaki diğer çocuklar hatta erişkinlerin korunması lezyonla direk temas etmemesi önemlidir.

İmpetigo nasıl tedavi edilir?

Tedavide ilk önce zorlamadan, pomadlar yardımı ile yumuşatarak ya da doktor kontrolünde kabukların kaldırılması ilk işlem olmalıdır.

Kabukların kaldırılması neden önemlidir?

Tedavi sırasında kabuklar öncelikle kaldırılmalıdır. Çünkü sürülen ilaçlarla beraber hastalığın kendi özelliği ile oluşacak kabuklanma mikroplar için çatı görevi gösterir ve enfeksiyonun iyileşmesini geciktirir.

Tedavide ne tür ilaçlar kullanılır?

Tedavide yerel antibakteriyel kremlerin uygulanması önerilir. Çok fazla lezyonun ve ateş, halsizlik, iştahsızlık gibi bulguların bulunması durumunda ağızdan antibiyotikler de verilebilmektedir.

Tekrarlayan enfeksiyonlarda neler yapılmalıdır?

Hastalık mikrobu bazı kişilerde perianal bölge (makat) ve burun deliklerinde yerleşmiş olabilir. Özellikle tekrarlayan enfeksiyonlarda bu bölgelere de yerel antibakteriyel krem uygulaması yapmak gerekmektedir. Ancak birçok hastalıkla karışabilir. Bu nedenle resimdekine benzer veya tarife uyan bir bulgu olması durumunda mutlaka bir dermatoloji uzmanına muayene olmanız gerekmektedir. Bazen bu hastalık MRSA denilen dirençli bakterilerle de gelişebilir. Bu nedenle doktorunuz ihtiyaç duyarsa bakteri kültürü amaçlı lezyondan örnek alabilir.

Tekrar impetigo geçirebilir miyim?

Kolaylaştırıcı faktörler devam ettiğinde impetigo tekrarlayabilir.

Hastalıktan nasıl korunabilirim?

Hastalığın tekrarlamaması için su ve sabunla ellerinizi yıkamanız önemlidir. Kişisel bakım ve hijyenik kurallara uymak çok önemlidir. Çocuklarda ve bebeklerde bu konuda dikkatli davranması gereken kişiler annelerdir. Onlara önemli görevler düşmektedir. Yüzeyel sıyrık ve çatlaklara dikkat etmek ve temiz tutmak gerekmektedir. Buralardan mikroplar giriş yapar ve hastalığı başlatabilir.

SELLÜLİT

Derinin derin kısımlarının ve deri altındaki dokuların mikroplarla oluşan iltihabına sellülit adı verilir. Genellikle bacaklarda oluşan sellülit kollar, yüz gibi vücudun diğer bölgelerinde de ortaya çıkabilir. Hastalığın etkeni sıklıkla Streptokok ve stafilokok türü bakterilerdir.

Hastalık nasıl oluşur?

Bakteriler, deri içine yanık, kesik, sıyrık, ülser gibi yaralardan veya egzema, mantar gibi deri hastalıklarına bağlı gelişen çatlaklardan girerek iltihaplanmaya neden olurlar.

Hastalığın bulguları nelerdir?

Sellülit kesik, sıyrık gibi alanlara yakın olan yerlerde deride kızarıklık, şişlik, hassasiyet ve ağrıya ile ortaya çıkan bulgular gösterir.

Kadınlarda bacaklarda ortaya çıkan sellülit ile aynı hastalık mıdır?

Sellüliti diğer bir kozmetik rahatsızlık olan kozmetik selülitden ayırt etmek gerekir. Kozmetik sellülit deri altındaki yağ dokusunun düzensizliği nedeniyle cildin portakal kabuğu gibi görünmesi durumudur. Kilo vermek, spor yapmak, egzersiz yapmak, kozmetik işlemlerle düzelebilmektedir.

Sellülit gelişim riski kimlerde daha fazladır?

  • Şişmanlar, hamileler
  • Diyabeti olanlar
  • Kanser tedavisi için kemoterapi görenler
  • Bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullananlar
  • Bacaklarda kan dolaşım bozukluğu olanlar (kalp yetmezliği, karaciğer hastalığı olanlar ve lenf bezlerine yönelik cerrahi işlem geçirenler)
  • Uçuk, mantar, egzema, sedef, yara gibi deri bütünlüğünü bozan bir cilt hastalığı olanlar
  • Madde bağımlıları
  • Daha önceden sellülit geçirmiş olanlar.

Sellülitin belirtileri nelerdir? Nasıl seyreder?

Sellülit olan deriye dokunulduğunda kırmızı, şiş, sıcak, ağrılı hissedilir. Vücutta kırgınlık halsizlik, baş ağrısı olabilir. Ateş titreme oluşabilir. Çevreye doğru yayılma eğilimindedir. Bacakta olduğunda kasıktaki, kollarda olduğunda koltuk altındaki lenf bezleri şişer.

Sellülit bulaşıcı mıdır?

Sellülit kişiden kişiye bulaşmaz. Ancak hastalığınız devam ettiği sürece ellerinizi sık sık yıkamalı ve havlu gibi kişisel eşyalarınızı aile bireyleri ile paylaşmamalısınız.

Tedavide neler yapılabilir?

Tedaviye mümkün olan en erken sürede başlamak gerekir. Hastaların büyük çoğunluğu antibiyotik tedavisi ile tamamen düzelir. Tedavinin gecikmesi veya tedavi edilmediği durumlarda apse, ülser gelişimi, kas ve kemik dokuya iltihabın yayılması, damar iltihaplanması (tromboflebit), kanın mikroplar tarafından zehirlenmesine (sepsis) neden olabilir.

Sellülit nasıl tedavi edilir?

Sellülit tedavisinde en az 7 gün süreyle antibiyotikler kullanılır. Enfeksiyon hafifse öncelikle ağızdan alınan antibiyotiklerle tedavi edilir. Yatak istirahati, tedaviye olan cevabı ve iyileşmeyi hızlandırır. Ancak uzun süre aynı pozisyonda yatmak, damar içinde pıhtı oluşum riskini arttıracağı için sık sık pozisyon değiştirilmeli, kısa süreli yürüyüşler yapılmalıdır.

Sellülit tedavisi ne kadar sürer?

1-3 gün içinde belirtilerin hafiflemesi beklenir. Eğer gerilemezse doktorunuza tekrar başvurmak gerekebilir. Hastalık şiddetli seyrederse veya ağızdan alınan antibiyotik tedavisine yanıt alınamazsa, damar yoluyla antibiyotik tedavisi verilir. Doktorunuz tedavinize ağrının ve ödemin azaltılması için ağrı kesici ilaçlar ekleyebilir. Islak, soğuk pansumanlar önerebilir.

Tedavide başka dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?

Sellülit bacaklarda olduğunda, yatak istirahatinin yanında bacağın yukarıda tutulması, aşağı sarkıtılmaması gerekir. Eğer mantar veya egzema gibi deri hastalıkları varsa tedavi edilmelidir.

Sellülit tedavisi alan bir hasta ne zaman tekrar doktora başvurmalıdır?

  • Kızarıklık ve şişliğin çok hızlı ilerlemesi
  • 38 derecenin üzerinde ateş titreme olması, ağrının giderek şiddetlenmesi
  • Sellülit alanında içi sıvı dolu kabarıklıkların gelişmesi, his kaybı
  • Bulantı, kusma
  • Bilinçte bulanıklık veya sayıklama
  • Soluk alıp vermenin hızlanması
  • Kalp atımının dakikada 100 ün üzerine çıkması

Sellülitin tekrarlamaması için neler yapmalıyız?

  • Cilt temiz tutulmalı ve nemlendirilmelidir.
  • El temizliğine dikkat edilmeli, tırnaklar kısa ve temiz olmalıdır.
  • Deride oluşan sıyrık, kesik veya yaralar derhal tedavi edilmelidir.
  • Mantar ve egzema gibi kaşıntılı hastalıklar beklenmeksizin tedavi edilmelidir.
  • Özellikle eşlik eden diabet, obezite, kanser, kalp veya böbrek hastalıkları olan veya bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullanan hastalar sellülit gelişimi açısından daha riskli olduğu için çok daha dikkatli olunmalıdır.
  • Bazı hastalarda sık tekrarlayan sellülit ataklarını önlemek gerekir.

FURONKÜL/KARBONKÜL

Furonkül/Karbonkül, çıban olarakta bilinen bir deri enfeksiyondur. Bakteriler, kıl kökü ve yağ bezi kanalına girerek, basit bir enfeksiyondan yaşamı tehdit edecek kadar şiddetli klinik tablolara yol açabilirler. En sık boyun, ense, kalça, kol ve bacaklarda görülür. Diyabetiklerde ve obezlerde daha sık ortaya çıkar. Kaşıntı, ağrı ve şişlik olabilir.

Furonkül/Karbonkül nasıl oluşur, belirtileri nelerdir?

Sağlıklı insan derisi, hastalık yapan bakteri, virüs ve mantarlara karşı çeşitli yollarla bariyer oluşturur. Bariyer bozulduğunda bakteriler, deri ve mukozadan giriş yapar. Kısa bir süre içerisinde bir ya da birden fazla kıl kökü etrafında birkaç cm çapında sert, ağrılı, kırmızı bir şişlik ortaya çıkar. Bu apsenin dış merkezinde koyu renkli tıkaç, içerisinde ise bakteri, kan ve ölü deri hücrelerinden oluşan bir sıvı vardır. Zamanla büyür, gerginleşir ve ağrısı artar.

Genellikle boyun, yüz, ense, omuz, meme ve kalça bölgesine yerleşim gösterir. Birden fazla kıl kökü tutulmuşsa furonküloz adını alır. Sağlıklı genç bireylerde görülse de yaşlı, obez, bağışıklık sistemi zayıf ve diyabeti olanlarda daha sık saptanmaktadır. Enfeksiyon deri altı yağ dokusunu etkilemişse karbonkül olarak tanımlanır. Daha çok kalça, sırt ve boyunda görülür. Ağrı, ateş, genel durum bozukluğu yapabilir, genellikle iz bırakarak iyileşir.

Furonkül/Karbonkül kimlerde daha sık görülür?

  • Yaşlılar
  • Obezler
  • Diyabet hastalığı olanlar
  • Bağışıklık sistemi zayıf bireyler
  • Bozuk hijyenik koşullarda yaşayanlar
  • Sıcak ve nemli iklimlerde yaşayanlar
  • Kronik deri hastalığı olanlar
  • Böbrek ve karaciğer hastalığı olanlar

Furonkül/Karbonkül nasıl tedavi edilir?

Hastanın istirahat etmesi sağlanmalı, kısa aralıklarla takip edilmelidir. Absenin olgunlaşmasını sağlamak için sıcak pansuman uygulanır, olgunlaşan abse kesi yardımı ile boşaltılır. Antiseptikler, antibiyotikli kremler, ağızdan geniş etkili antibiyotikler, ağrı kesiciler kullanılır. Tekrarlayan furonkül olgularında burunda etken bakterinin taşıyıcılığı araştırılır, gerektiğinde tedavisi yapılır. Tedavi süresi 2-3 haftayı bulmaktadır. Tedaviye uyumun önemi hasta ve yakınlarına açıklanmalıdır.

Furonkül/Karbonkül hastalığında önemli noktalar

  • Hastalığın belirtileri ortaya çıktığında en kısa sürede dermatoloğa başvurulmalıdır.
  • Enfeksiyonun yayılmasına neden olacağından abse sıkılmamalı, olgunlaşmadan boşaltılmaya çalışılmamalıdır.
  • Furonkül/Karbonkül iyileşene kadar pansumana devam edilmelidir.
  • Takip ve tedavisi uygun şekilde yapılmayan hastalarda enfeksiyonun kemik, akciğer ve beyine geçiş gösterebileceği akılda tutulmalıdır.
  • Korunmak için şahsi eşyaların paylaşılmamasına, hijyen kurallarına dikkat edilmesine özen gösterilmelidir.

FOLLİKÜLİT

Follikülit kıl kökü iltihabıdır. Vücudun kıl barındıran herhangi bir yerinde ortaya çıkabilir. Kılı çevreleyen ağrılı şişlik ve bazen bunun ortasında yerleşen irinli bir kesecik olarak görülür. Sıklıkla kendiliğinden ya da basit bir tedavi ile iyileşir.

Sık görülen bir deri hastalığıdır. Kıl kökünün sürtünme ya da basıya bağlı olarak hasarlanması sonrasında o bölgede mikroorganizmaların çoğalarak iltihap oluşturmalarına bağlı gelişir. Boyun ve kasıklar gibi derinin kıvrım yerleri ile sakal bölgesi ya da cinsel organlar gibi sürtünmeye maruz kalan alanlarda daha kolay oluşur. Neden olan mikroorganizmalar en sıklıkla stafilokok türü bakteriler olmakla beraber mantarlar ve virüsler de follikülit yapabilir.

Follikülit Belirtileri Nelerdir?

Kılı çevreleyen ağrılı kızarık şişlik ve bazen orta kısımda irinli bir kesecik olarak görülür. Kaşıntı ve hassasiyet eşlik edebilir. İlerleyen günlerde irinli şişliğin açılması ile kabuklanma gözlenebilir. Kıl kökünden derine ilerleyen follikülit, fronkül (çıban) adını alır. İltihap derinleştikçe şişlik ve hassasiyet artar. Birkaç kılın birlikte iltihaplanması karbonkül olarak adlandırılır.

Follikülit kendiliğinden düzelebilir mi?

Follikülit birkaç gün içerisinde kendiliğinden ya da basit bir tedavi ile iyileşir. Ancak bazı risk faktörlerinin varlığında follikülite yol açan mikroorganizmalar derin dokulara yayılıp kan dolaşımına da karışabilir. Bu durumda genel durum bozukluğu, yüksek ateş gibi bulgular acil tedavi gerektirir. Follikülitin daha şiddetli formları sayılabilen fronkül ve karbonkül ise her zaman hekim tarafından tedavi edilmelidir. Tekrarlayan folikülitler kıl kökünün harabiyetine bağlı kıl/saç kaybına ve deride nedbe oluşumuna neden olabilir.

Follikülit Nedenleri nelerdir?

Follikülite en sıklıkla neden olan mikroorganizmalar (bulaşıcı hastalık yapabilen gözle görülemeyecek kadar küçük canlılar, “mikroplar”) stafilokok isimli bakterilerdir. Uçuk etkeni olan virüs, pseudomonas bakterisi ya da gram negatif bakteri olarak adlandırılan diğer bazı mikroorganizmalar ve mantarlar da follikülite yol açabilir. Kılın deri yüzeyine çıkamadan geriye dönerek içeriye uzaması olan kıl dönmesine bağlı olarak bir mikroorganizma olmaksızın da iltihap gelişebilir.

Follikülit Gelişimini Neler Kolaylaştırır?

Follikülit herkeste gelişebilir. Ancak aşağıda sıralanan bazı durumlarda follikülit ortaya çıkması daha kolaydır:

  • Sıcak ve terleme
  • Şişmanlık
  • Derinin sıkıca örtülmesi
  • Traş olma (özellikle yakın ve tahriş edici traş)
  • Sürtünmeye neden olan, terin buharlaşmasına engel olan dar giysiler
  • Bulaşıcı hastalıklara karşı olan vücut direncini azaltan bazı hastalıkların varlığı (şeker hastalığı, lösemi, AIDS gibi)
  • Ergenlik sivilcesi ya da ekzema gibi bir deri hastalığının varlığı
  • Deri bütünlüğünü bozan zedelenmeler (sıyrıklar, ameliyat yeri kesisi, diğer kesiler)
  • Bazı ilaçların uzun süreli kullanımı (kortikosteroidler ve antibiyotikler)
  • Temiz olmayan küvette yapılan sıcak banyo

Follikülit Tanısı Nasıl Konulur?

Genellikle deri muayenesi tanı koymak için yeterlidir. Bazen doktorunuz neden olan mikroorganizmayı ve hangi ilaçların etkili olacağını anlamaya yönelik kültür antibiyogram adı verilen incelemeyi yapmak isteyebilir. Bu amaçla irin dolu kesecik içeriğinden örnek alıp laboratuarda inceleme yapılır.

Follikülit Nasıl Tedavi Edilir?

  • Follikülitin oluşumunu kolaylaştıran durumlar ortadan kaldırılmalıdır. (Kilo vermek, aşırı terlemeye neden olan ortamlardan kaçınmak, gevşek ve terin geçmesine izin veren giysiler giymek, traş olmamak ya da elektrikli traş makinası kullanmak gibi)
  • Follikülitli olan deri bölgesi nazikçe uygulanacak temizleyiciler ile temiz tutulmalıdır.
  • Follikülit hasta tarafından sıkılıp içeriği boşaltılmaya çalışılmamalıdır. Bu çok riskli olup mikrobun tüm vücuda yayılmasına ve belirgin nedbe oluşumuna yol açabilir.
  • Hafif olgularda o bölgeye uygulanacak sıcak kompresler ile birkaç gün içerisinde iyileşme olacaktır.
  • Daha şiddetli, sayıca çok ya da ilerlemiş follikülitlerin tedavisinde doktorunuzun reçeteleyeceği antibiyotik sürülerek ya da ağızdan önerildiği süre ve şekilde kullanılmalıdır. Bazı özel follikülitlerde doktorunuz uçuk ya da mantar ilaçları da reçeteleyebilir.
  • Fronkül ve karbonkül gibi ilerlemiş olgularda biriken cerahatin akıtılması için folikülit üzerinde kesi yapılması şeklinde küçük bir cerrahi işlem gerekebilir.

ERİZİPEL (YILANCIK HASTALIĞI)

Yılancık hastalığı olarak da bilinen erizipel; deride ağrı, kızarıklık, şişlik ve ısı artışı ile ortaya çıkan en çok bacaklarda görülen bir deri enfeksiyonudur. Tedavide gecikilirse enfeksiyon vücuda yayılabilir. Bu nedenle ihmal edilmemeli, erken dönemde tedavi için hekime başvurulmalıdır. Erizipel, deride kızarıklık, şişlik, ısı artışı ve ağrı ile seyreden bir bakteriyel deri enfeksiyonudur. Her yaşta görülebilen bir hastalık olan erizipel, vücudun herhangi bir bölgesini tutabilir. En sık 60-80 yaşları arasında ve bacak bölgesinde izlenmektedir.

Erizipel nasıl gelişir?

Erizipel, bakterilerin deri altına girmesine bağlı olarak gelişir. Genellikle streptokok isimli bakteri hastalıktan sorumludur. Bakteriler deri bütünlüğünü bozan bir yaralanma, mevcut deri hastalığı, yara zemini ve çatlaklardan deri altına girebilmektedir. Deri altına giren bakteriye karşı gelişen reaksiyonla deride kızarıklık, şişlik, ısı artışı ve ağrı gelişir.

Erizipelin oluşmasına neden olan durumlar nelerdir?

Yenidoğanda olası göbek güdüğünden deri altına giren bakteriye bağlı göbek çevresinde; gençlerde yüzdeki sivilcelerle oynama ya da burun kıllarını koparmaya bağlı yüz, baş, boyun bölgesinde; yetişkinlerde ise mantar enfeksiyonlarına bağlı ayak parmak aralarındaki ya da tabanındaki çatlaklardan bacaklarda sık görülür. Dolaşım bozuklukları ve buna ikincil gelişen yaralar, ekzemalar, böcek sokmaları da bakteriler için giriş kapısı olabilir. Üst solunum yolları enfeksiyonlarından sonra da yüzde erizipel gelişebilmektedir. Diyabet (Şeker hastalığı), hareketsiz yaşam koşulları ve bağışıklık sistemini baskılayan hastalıklar ve ilaçlar da erizipel gelişimine yatkınlık oluşturabilmektedir.

Erizipelin belirtileri nelerdir?

Erizipel, deride bölgesel olarak kızarıklık, şişlik, ısı artışı ve ağrı ile karakterizedir. Başlangıçta küçük kızarık yama şeklinde görülür, bu alan giderek büyür ve kabarık hal alır. Şiddetli enfeksiyonlarda içi su dolu kabarcıklar da görülebilir. Enfeksiyon ile ilişkili olan bölgelerde lenf bezlerinde ağrılı şişlikler gelişebilir. Deri enfeksiyonu ile birlikte ya da deri belirtilerinin gelişiminden önceki 48 saat içinde halsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, üşüme, titreme ve yüksek ateş görülebilir. Kas, eklem ağrısı ve baş ağrısı eşlik edebilir.

Erken dönem tedavisi önemli midir?

Erken dönemde tedavi başlanmazsa apse, kangren, kalıcı şişlik, enfeksiyonun kana yayılmasına bağlı sepsis, menenjit, zatüre gibi durumlar ve damarlarda tıkanıklık ve emboli gelişebilir. Ölümle sonuçlanabilir.

Erizipel tekrarlar mı?

Erizipelde, özellikle altta yatan bir neden olan durumlarda (ayaktaki mantar enfeksiyonları gibi), %20 oranında bölgesel olarak tekrarlama görülebilmektedir. Bu nedenle mutlaka erizipel olgularında altta yatan sebep olup olmadığı değerlendirilmeli ve saptanırsa neden ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır. Tekrarlayan erizipellere bağlı kalıcı dolaşım bozukluğu ve derideki lenfatik damarların tıkanmasına bağlı, bacakta lenfödem denilen kalıcı şişlikler ve uzun vadede elefantiazis nostras olarak isimlendirilen fil ayak görünümü gelişebilir.

Erizipel Tanısı nasıl konulur?

Erizipel tanısında tetkik yaptırılmasına gerek yoktur. Enfeksiyon bulguları açısından genel kan tetkikleri yapılabilir. Bakteriyel kültür incelemelerinin, tanıya ve tedaviye pek katkısı olmadığı için yapılmaları gereksiz bulunmaktadır.

Erizipel nasıl tedavi edilir?

Erizipel tedavisinde enfeksiyonun hızla kontrol altına alınabilmesi amacıyla antibiyotikler kullanılmaktadır. Eğer penisilin alerjisi öyküsü yoksa antibiyotik olarak öncelikle penisilinler tercih edilir. Hafif olgularda ağızdan ilaçlarla tedavi yeterli olabilirken, şiddetli enfeksiyonlarda hastaneye yatış ve damardan antibiyotik tedavisi gerekebilir. Antibiyotik tedavisi, ağrı kesici ve inflamasyonu giderici ilaçlar ve yangıyı azaltan pansuman ve soğuk kompres gibi tedavilerle desteklenmelidir.

Erizipel tedavisinde dikkat edilecek diğer konular nelerdir?

Yatak istirahati yapılmalı, erizipel olan bölge sarkıtılmamalı, mümkünse yüksekte tutulmalıdır. Bacaklarda ödem gelişimini önlemek için kompresyon çorapları kullanılabilir. Tedavide kullanılan ilaçların olası yan etkilerinin gelişimini önlemek ve enfeksiyona bağlı sıvı kaybını telafi edebilmek amacıyla bol sıvı alımına dikkat edilmesi önerilmektedir. Enfeksiyon için olası giriş kapılarının ve altta yatan nedenin de değerlendirilip, saptanırsa tedavi edilmesi gerekmektedir. Tekrarlayan olgularda erizipel gelişimini önlemek için uzun dönem antibiyotik tedavisi kullanılabilir.

Erizipel ciddi bir hastalık mıdır?

Erizipel doktor tavsiyelerine uyulduğunda kolayca ve hızla tedavi edilebilen bir hastalıkken, erken müdahale edilmediğinde enfeksiyon vücuda yayılabilir ve hayatı tehdit edebilir. Bu nedenle deride ağrılı kızarıklık ve şişlik olan durumlarda vakit kaybetmeden hekime başvurulmalıdır.

Sayfa Özeti: Bakteriyel Enfeksiyonlar

Anahtar Kelimeler:

Bu sayfa sadece bilgilendirme amaçlıdır. Doktoruzun muayenesi veya önerilerinin yerini tutmamaktadır.
Aklınıza takılan noktaları lütfen muayeneniz sırasında doktorunuz ile görüşünüz.